ARDOS
   
 
  TARIM

 

             TARIM

 

İlk zamanlardan beri köylümüzün geçimi hayvancılık ve tarım gibi iki an unsura dayalıdır. El sanatları küçük çaplı olmakla beraber geçime yönelik değildir. Ticaretteise ilk zamanlarda pek göze batar bir durum yokken, sonraları küçük çaplı da olsa, bu alana kaymalar olur. Peynir, ve canlı hayvan ticaretini yapanlar az da olsa olmuştur. Sonraları şehirlere gidenler meslek erbabı ve esnaf sınıfında kendisini göstermiştir. Mevsimlere göre anlatılan, sıradan olan işlerin bir kısmının artık yapılmadığını görmekteyiz. Kışların uzun geçmesi ve aylarca süren kar örtüsü ve don,tarım yapılacak süreyi kısaltır. yörede ağırlıklı olan küçük baş hayvanların beslenmesi konularında ortaya güç durumlar çıkar Köyde tarım alanları çok fazla olmamak kaydıyla ekim yapılır. Köyde toprağın kısıtlı olması
nedeniyle sebze üretimi de ancak kişilerin kendi
ihtiyacı kadar düşünülür.Bunların ötesinde meyvecilik yine bireylerin kendi ihtiyaçları kadarıyla yapılmaktadır.
Köyde elma,ceviz, dut,kayısı,erik,armut ve üzüm bölgesel iklime yatkın meyve çeşitleri üretilir.

        AĞAÇLAR

Elma (ekşi elma, tatlı elma, kış elması, yaz elmas),


Kayısı, Erik (suluerik, sarıerik, kızılerik, karaerik),

Armut (kışarmud, aşarmudu,  sarıarmut, Bardak armudu).
Günümüzde elmalar, erikler, armutlar çok çeşitlendi.


Ceviz , iğde, kiraz, akdut, karadut, şeftali, kayısı, vişneve alıç vb.


Kavak, söğüt, akasya gibi meyve vermeyen
ağaçlarda yetiştirilir. Kendi ihtiyaçları için su kenarlarında bolca bulunur.Ayrıca bağ bostan arazinin kırsal olmasına ve

 
köyde sonu gelmeyen göçlerinde etkili olmasına rağmen bireysel olarak kendi ihtiyaçlarına göre ürünler üretilmektedir. Bunların içerisinde domates, salatalık, biber, fasulye, patates,soğan başlıca ürünlerdir.

                                   OTLAR

 
Özellikle ilk baharda çeşitli çiçekleriyle dağı taşı, tarlaları bir renk cümbüşü içerisinde bezeyen ve cıvıldaşan kuş sesleriyle doğayabir canlılık katan otlar için "binbir derde deva" denir. Bir çoklarının tazesi yenir. Ekin tarlalarında, tumplarından çayırlardan biçilen otlardan hayvanlar için ot samanı yapılır. Ot ekin bitmeyince doğru dürüst ürün alınamaz. Bu nedenle insan ve hayvan yiyeceginin temel mattesi ekin ve ot, yörenin iki temel unsurudur.

             YENİLEN OTLAR

             

Gara kavuk  yemlik, tekesakalı, kekik otu, (nane), yabani tere, ekşi kuzukulağı, semizotu,çireş, kenger, pocak, nane, yarpuz, uçkun, ısırgan vb.

        TARIMIN SONA ERMESİ

 İnsanların hazırcılığa kaçmaları, kolayı tercih edip zahmete girmeyişleri, hayvanların azalmaları, büyük çoğunluğun şehirlere taşınmalarından dolayı bazıişleri terk ettikleri görülür. Köyümüz insanı, geçimini genelde tarım ve hayvancılığa dayalı olarak uzun zaman sürdürürken,1970’li yıllardan sonra işçilik, memurluk, esnaflık ve benzeri alanlara da kaydırmışlardır. Köy nüfusunun azalmasıyla çoğu tarım işleri terkedilmiştir. Örneğin bağların tamamen dağ halinedönüşmesi, kıraç ve bos-tanların ekilmemesi, ot,çayır ve fiğ-burçak gibi bitkilerin ekilip biçilememesi gibi faâliyetler gösterilebilir. Hayvanların azalarak yok denecek kadar bir sayıya inmesisonucu, köy halkının çoğunluğu peynir, yağ,yoğurt, hatta yumurta ve tavuğu dahi dışarıdan alır hale gelmiştir. Ne acı,acı olduğu kadar da çok düşündürücüdür. Bu durumlar 1990’lı yıllardan sonrası için söylenebilir. Ondan önceleri üretip satarken, şimdilerde hep alıp tüketir duruma gelirler.Çok önceki yıllarda yamalı elbise giyen,düğüne veya şehire giderken ayakkabı ve elbiseyi zor bulan köylüler,şimdiki yıllarda boyalı ayakkabı, takım elbise giyer konumuna gelmişlerdir. Önceki yıllarda “komşusu aç iken tok yatan bizden değildir”hadisine uyarken, şimdilerde yanı başındaki açtan haberi yoktur veya oralı bile olmamaktadır. Önceleri aşağı yukarı hemen her işte akraba veya komşu olarak imece usulü işler yapılırken,bugün maalesef buda bitmiştir Sözler ve kararlar büyükler tarafından verilirken, son zamanlarda saygıda kusur edilerek,herkes kendi karar verip büyükler tanınmaz olmuş,yaşlılar kendi hallerine bırakılırken kişilermutluluğu, eşini ve çocuklarını mutlu etmektebulmuşlardır.Şimdiler de BÜRÜNCEK in o güzelim adet ve törelerinin yerini, hiç kimsenin tasvip edip
benimsemediği “neme lazım- cılık.
adâm sende, boşver gitsin, bana ne, gibi hoş olmayan anlayışlar doldurmuştur.Hal böyle olunca da haliyleeskilerden kopularak, sosyal bağlar zayıflamış ve “ah eskiden” diyen her ağız geçmişin özlemini dile getirmekten kendini alamamıştır.

 
BUĞDAY YIKAMA BLGUR VE YARMA  YAPIMI

 

Bulgurluk buğdayın haşlanmasına hedik denir.Hedik büyük ocaklar yapılarak bol yakacak yakılarak çok büyük kazanlarda yapılır. Kazan köyün ortak malı olduğu  için sıraya konulur. Hedik kazanı sağlam bakırdan yapılır. İki veya daha fazla kulpu vardır. Kazan sağlam ve düzgün taşlardan yapılmış ocağın üzerine konur içine gügümlerle taşınan su yarıya kadar doldurulur. Ocak yakılır su kaynamaya başlayınca buğday kazana dökülür ve büyük kepçelerle sık sık karıştırılarak haşlanır. Sonra büyükbakır veya alüminyum süzgeç kaplarla önceden altı otlarla doldurularak hazırlanmış dastar valaya boşaltılır ve soğuduktan sonra torbalara çuvallara konarak toprak bacalara veya harmana yerine serili valalara serilir ve kuruması beklenir.Kuruduktan sora değirmene götürülür. Değirmen her yerde olmadığından un öğütme bulgur yapma yarma çekme işi daha bir zor olmaktadır. Değirmen suyun gücünden yararlanılarak tonlarca ağırlıktaki taşları çevirerek buğdayın un, bulgur,ve yarma olmasını sağlayan yere Değirmen denir.Değir-mencide emeğinin karşılığınıHak’ını buğday olarak alır.  

 
         BULGUR DÖVMEK

 
Bulgurluk hediği taşın ezebileceği daire şeklinde
yere serer.Bir tasla su dökerek ıslatır, taş dön-dükçe taşın etrafına bulunan kişi taşın serptiği buğdayları tekrar taşın altına iteler. Hareketli ve çok yorucu işlem saatlerce sürebilir. İyice ezilip kepeği ayrılan buğday taştanalınarak  elenir. Kepekten arınan buğday bulgur değirmenine aktarılır.

BULGURUN VE YARMANIN ELENMESİ AYRILMASI

 
Değirmenden gelen bulgur dama çıkarılır.Baca süpü-rülüp temizlendikten sonra valalara serilir. Bulgur halburları getirilir.kalburla bulgur elenir. Kalın bulguru ufak bulguruve en ince.bulgurunu ayırır. Bulgurdan arta kalan toz kepek ise yallık kepeğe atılır.Büyük delikli kalburla elenen buğdayın kepeği rüzgâra verilereksavrulur. Temizlenen keşkeklik, yarmalık olarak ikiye bölünür.Yarmalık buğday dövme taşında tekrar dövülerek kırılır. Kırık çorbalık buğdaya da yarma denir.

              TARIM ALETLERİ

                 KARA SABAN

 Karasaban toprağın altını üstüne getirmek(sürmek) için yapılmış, genellikle üç parça ağacın birleşme sinden oluşan tarım aletidir.Ağacın sivri olan yerine takılan özel yapılmış saban demiri denen parçayla toprağın aktarılması saglanır. Teknolojik yeniliklerin ardı arkası kesilmemesine rağmen; modern tarım aletlerine yenik düşmeyen karasaban kırsal kesimde yaşayan çiftçilerin halen vazgeçilmez tarım aletleriarasındaki yerini koruyor Karasaban vaktiyle ve günümüze kadar ulaşan kullanılan bir tarım aracı.Tarlaya ekilecek mahsulü, kararı ile ekmek için, tarlaya önce evlek tutulur. Evlek tutmak tarlayı belli aralıklarla, düzgün bir çizgi şeklinde bölmeye denir.sürme işi için tarlaya girmeden önce,tohum saçılmış olmalı.bu evlek tutma işini genellikle kara saban ile yapılır. Karasabanın arka tarafında elle tutulacak sabanın idaresini sağlayan bir tutak ve ayak basılabilecek bir yer vardır. Bu ayak yerine tarlayı süren kişi basar, bu şekilde karasaban toprağa daha iyi saplanır, ve toprağın daha derinlemesine  sürülmesini sağlar.Köy halkının kendi ihtiyaçlarını karşılamak için buğday, Fasulye, Nohut, Mercimek, Arpa ve Fiy ekilmektedir. Buğday un ihtiyacı olarak kullanılırken arpa ve fig  hayvanların kışlık saman ve yem ihtiyaçlarını karşılamak için kullanılır.  Tarım daha çokinsan ve hayvan gücü ile yapılmakta idi. Ülkemizde her geçen gün makinalaşma imkanların elverdiği ölçüde geçişi yapılmaktadır. Ancak bu geçiş batıda ki gibi hızlı olmamıştır. Daha bir kaç yıl öncesine kadar bölgede dövenle harmanlar yapılmakta idi. Ama daha yer yerkarasaban kullanılmakta. Ne yazıkki köyümüzde tarımda bitmiştir.

 

                     

 Email: buruncekkoyu@hotmail.com

 

                                  Kazım BARANOĞLU



BARANOĞLU * BAYAR * BIYIKLI * ÇETİN * DEĞİRMENCİOĞLU * DEMİR * GÜÇOĞLU * GÜNGÖRMÜŞ * KAYA * KARAHAN * KÖSE * SEZER* ŞİMŞEK * TURAN * YLMAZ * ZORTAŞ
 
1 SAAT
buruncekouy@hotmail.com
 
BÜRÜNCEKKÖYÜ
 
DUYURULAR
 

-----BÜRÜNCEK-----

.

08/03/2020 PAZAR GÜNÜ SAYIN DERNEK BAŞKAN'I VE YÖNETİMİNİNDE KATILACAĞI BÜRÜNCEK KÖYÜ KÖY DERNEĞİ ANKARA TOPLANTISI'NA BÜTÜN BÜRÜNCEK KÖYLÜLERİNİN KATILMASINI BEKLİYORUZ.

 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol