ARDOS
   
 
  KADINLARIMIZ

                                 

                    KADINLAR                  


Yetmişli yılların sonuna kadar kadınlarımızın ağız veya
burunlarına kadar çektikleri dörbentleri (yaşmakları) vardı.
Yaşlılarında daima belde kuşak, başta da fes veya neçekler
bulunurdu. Herhangi bir yolda veya suya gidiş ve gelişlerde
erkeklerin önü kesilmez beklenirdi.
Kadınlarımızın misafir erkeklere uzaktan hoş geldin"diyerek
geri geri gider. Erkeklerin yanlarında pek konuşmazlardı.
 
Genç erkek ve gelinler, anne o kadar değilse bile, babaların
dedelerin yanında çocuklarını hiç kucaklarına alamazlar,
çocuklarına bir şey diyemezler ve onlarla oynayamazlardı.
                  
Herhangi bir yolculukta erkekler hep önden, kadınlar ise
birkaç metre arkasından takip ederlerdi. Evlenmelerde
erkeğe sorulurken, kızların nadirende olsa görüşü
alınmadan,bazan haberi olmadan evlendirilirdi. Düğün
oluncaya kadarkinişanlılık süresince, nişanlı olanlar
görüşemezlerdi. Çok nadir olarak bazıları özel durumlardan
dolayı görüşmüşseler de ehemmiyet ifade etmez. Bu husus
yetmişli yıllara dek sürerken,bundan sonraki yıllarda
günümüzdeki duruma dönüşmüştür. Ama günümüz inssnı,
değişen bu adeti modernleşme olarak görmektedir.

Kadınların en ağır ve en zor işleri genellikle onlar yapardı.
Hele de küçük bebek veya çocuğu olanlar için, hayat öyle
kolay çekilen cinsten bir şey değildi. Çocukların bakımı ve
beslen-meleri, ekmek veya çörek yapımı…Yırtık, sökük ve
yama işleri, çamaşır yıkama, bahçe ve bostan işleri…Süt
sağımları, yoğurt ve pey-nir yapımları…Çobanların,
ırgatların ve evdekilerin yemeklerinin her gün hazırlanması…
Bitinceye kadar doğadaki her türlü işe gidip gel- meler,
bunlardan bazılarsadece.

İşte bunların hepsi kadınlarca yapılması gerekli işlerdendi.
Kış için ekmek yakacağı ve ekmek yapımı ki kadınların en
zor işleriydi. Savrulan samanların irisinden, hayvan gübresini
karıştırarak tezek yaparlar. davarların Kışın yattığı komdan
kemre kazarlardı.O zamanlar şimdiki gibi ekmek
yapmazlardı.


Ekmek tandırda pişerdi.Ekmeği yine çokça
yaparlar onu da  kurutarak büyük teknelere kor veya iplere
katlayarak asarlardı.Kadınlar ihtiyaca göre yünden çorap,
kazak, atkı, ellik, örme, ve iğ işleri. Kalın ipler, dokuma
tezgahları çok az evde bulunurdu yani; hâbe, yastık yüzü,
kilim, şal gibi ve benzeri işler. Boncuk,oya,dantel,dikiş, yama
işleriyle meşgul olmaları kadınlarınolmazsa olmazlarındandı.
 
    
Yaz mevsiminin yorucu, yorucu olduğu kadar da bunaltıcı
sıcaklarında, köyümüzün insanları kadın erkek tarlalarda iş
yapmaktalar. Çalışma şartları aynı olan bu insanlar akşam
eve dönerler işe gidip gelmeler eşek sırtında gerçekleşir.
Yine çoğu evlerin eşeği olmadığından veya kişi başına eşek
sayısı yeterli olmadığından kişilere eşeklere ikili olarak veya 
yürümek düşer.

Kadınlar fiziki yapılarının, ahlaki anlayışın ve adetlerin gereği
ikili olarak eşeklere pek binemezler. Kadınlara yürümek,
erkeklere ise hayvanlara binerek gitmek düşer. Eve gelende
akşam yemeği hazırlamak, inekleri sağmak, yoksa evin
suyunu getirmek, çocukların susturulması emzirilmesi
hepsi de kadınlarımıza yıkılırdı.

Bu da yetmez, çocukların bez ve beleklerinin yıkanıp
serilmesi, bulaşıkların yıkanması, sütlerin pişirilip yoğurt
yapılması, sabahki iş için azık hazırlanması, çocukları
uyutup yatakların serilmesi.



Sabah erkenden uyanıp
ineklerisağmak, yatakları toparlayıp bebeklerin altını
üstünü hazırlamak, olan sütleri pişirerek tarlaların yollarına
düşmek.Tarlada ise yine eşit şartlarda çalışmak.
Evet,


belkide daha eksik yazdığım bu gerçek çalışma sahneleri,
yaşları ellilerin üzerindeki insanlarımızın şahit oldukları
gündelik olağan işlerdendir.Bu sadece bir bölümün bir
örneğidir.


Varın sizler yıl içerisindeki tüm alanlardaki
olanları düşünün. Tarafsızca yorumlamak sizlere ait.
Bu örneklerdeki kadınlar, hepimizin anaları, bacıları,
gelinleri kızlarıdır. İstisnasız onlar bu çileleri hep birlikte
çekmişlerdir.Daha bu kadınlardan ne anlayış bekleyebiliriz ki?
Bunca ağır işleri arasında elbette eksikleri, hataları olacaktır.
Burada da sopa devreye girer. Sanki o ayrı dünyaların insanı.
Sanki bu çekilmiş ve çekilecek çileler onun kaderiymiş.




              

                    Kazım BARANOĞLU


BARANOĞLU * BAYAR * BIYIKLI * ÇETİN * DEĞİRMENCİOĞLU * DEMİR * GÜÇOĞLU * GÜNGÖRMÜŞ * KAYA * KARAHAN * KÖSE * SEZER* ŞİMŞEK * TURAN * YLMAZ * ZORTAŞ
 
1 SAAT
buruncekouy@hotmail.com
 
BÜRÜNCEKKÖYÜ
 
DUYURULAR
 

-----BÜRÜNCEK-----

.

08/03/2020 PAZAR GÜNÜ SAYIN DERNEK BAŞKAN'I VE YÖNETİMİNİNDE KATILACAĞI BÜRÜNCEK KÖYÜ KÖY DERNEĞİ ANKARA TOPLANTISI'NA BÜTÜN BÜRÜNCEK KÖYLÜLERİNİN KATILMASINI BEKLİYORUZ.

 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol