DÜGÜN ADETLERİMİZ
Halkımızı en çok sevindiren, birleştiren, birbirlerine bağlayan,
eski adet ve töreleri ayakta tutan bir manevi harçtır düğünle-
rimiz. Günümüze kadar bazı adetleri yapılamıyor olsa da
büyük bir kültür zenginliğimizdir. Düğünlerin ilk ayağı kız iste-
meyle başlar.
KIZ İSTEME
Kız ve oğlan birbirlerini görmeden, onların görüş ve
kararları alınmadan, aracıların tavsiyeleri, ana babaların
kararıyla “Allah’ın emri, Peygamber’in kavli ile, kızınızı;
oğlumuza istemeye geldik, sizler de uygun görürseniz
hısım olmayı arzu ediyoruz” denilir. Kız evi biraz düşünmek
için gün ister. Gönlü varsa öbür gelmeye söz kesilerek, altın
takılır. Bu işe “ altın takma, veyahut söz” denilir.
YÜZÜK TAKMA
Altın takmanın hemen ardından yakınları ve yakın komşular
ıyla birlikte kız evine gidilerek yüzük takma adeti yerine
getirilir. Bunda erkek tarafı acil olan giyim kuşam,sandık içi
denilen şeyler gibi ihtiyaçları giderir ve nişan yüzüğünü
takarlar. Yenilir, içilir sohbetler yapılır ve kadınlar ayrı bir
odada oyunlar oynarlar.
NİŞAN
Münasip ve müsait bir zamanda da her iki tarafın
rızasıyla nişan merasimi düzenlenir En sonunda da
düğünle neticelenir. Düğüne kadar geçen süre
içerisinde ayrıca bayramlarda, “bayramlık” adı altında
birer masraf görerek kız evine gidilir. Burada şu yorumu
yapmadan geçemeyeceğiz. İslam dini, tarafların birbirlerini
görerek tanıyarak evlenmeleriniisterken ebeveynlerin
danışmadan gençlerin adına karar vermeleri,ne yanlış
bir tutum değil mi? Diğer bir yanlışlık da insanlarımız
fakrû zaruret içerisinde yaşarken, dinimiz de “kolayla
ştırın, zorlaştırmayın” derken bunca gereksiz uygulamaları
yaparak,yaşantılarını kendi elleriyle zora sokmalarıdır.
“Eh kendi düşen ağlamazmış” diyoruz.
YAS ALMA
Düğüne karar verende, önce yakında ölenlerin evlerine
gidilirve birer başsağlığı dilenir. Bu, o aileden özür dileme
ve izin alma anlamına gelir.Her aile meseleye olumlu bakar.
Bu milletimizinalçak gönüllülüğü ve dostluğu pekiştiren bir
adeti ve davranışı olarak bizlere bıraktığı güzel bir mirasıdır.
ÇEYİZ SERME
Düğüne karar verildikten sonra kız evi sandık içi dediğimiz
gelin kızın yapmış olduğu her türlü el işi ve göz nuru denilen
eserini bir odadasergiler. Yakınları, arkadaşları ve komşularının
beğenisine sunar ve gezilip görülür.



BAYRAK KALDIRMA
Düğün tarihinden sonra Konu komşu toplanıp her iki
tarafta da düğün için yeterince tandır ekmeği yapılır.
Cuma günü namazdan önce camide bir dua edilir ve
topluca köylülerden başsağlığı dilenir.Namazdan
sonra tüm komşuları, düğün sahibi (bayrak kaldırmaya)
davet eder.Hep birlikte oğlan evine gelen bu insanlar
toplucakıbleye dönerler bayrak hazırlanmıştır.Bayrağı
öne ve yükseğealarak hocanın duasıyla da düğün başlar
bayrak yükseğe dikilir, düğün resmen başlamış olur.
Buna “bayrak kaldırma” denir.Konunkomşu düğün evine
(hayırlı olsuna giderler. Davar veya sığırkesilmiş, aşçılar
yemeklerini pişirmişler, her türlü tedbir alınmışolarak,
yani sağdıç görevlen dirilmiş, yengeler seçilmiş,
misafirlerin kalacakları evler hazırlanmıştır. Eskiden
düğünler Cuma’dan başladığından, çok yakını olan
uzaktaki misafirler tâ perşembe gününden itibaren
geldikleri için yatak sıkıntısı olurdu.Bunun için de düğün
sahibi, akrabalardan hatta yakınkomşulardanyatak
yorgan getirirdi. Düğün sahibinin sıkıntısı ve hizmetleri,
bir organizeyle görev dağılımı yapılarak komşularca
paylaşılırdıArtık oyunlar ve halaylarla gençler coşar,
silahlar atılır. Karşılıklı olarak “hayırlı olsun” demek için
gidilip gelinirdi.Herhangi bir tatsızlık çıkmaması için her
iki tarafça gayret gösterilir, düğün boyunca olay
olmamasına azami titizlik gösterilirdi. Genelde de
düğünlerimizzaten sakin geçerdi.Nişan ve düğünlerde
mutlaka davul zurna olur.

HALAY ÇEKME
Dışarda erkekler tarafından oluşturulan bir grupça,
davulçeken oyuncuların, baştaki ve sondaki-lerinin
ellerinde birermendil bulunur. Oyunun çeşidine ve
çalgının havasına göre Bebek,Çayda Çıra, Hayriye, Dut
ağacı, Hostanın Bademleri, Tırnana, Meşenin Tepelisi,
Bahçeye İndim zurna eşliğinde oynanır. Davul zurna
eşliğindeki halaylarımızı dikiBüyük Ceviz, Delilo
oyunlarıdır mendiller heyheylereşliğinde sallanır. Eller
birbirlerine kenetlenir, bazen bellerden, bazen de
omuzlardan tutularak çeşitlerine göre çekilir. Kimi zaman
da araya türküylegirilir ve bir çeşitlilik oluşturulurdu.Halaylar
kadınlar tarafından da pencerelerden veya kaşlardan
seyredilirdi. Ağırlama, yanlama, üçayak, gibi halay
çeşitleriyle gençlerkendi becerilerini ortaya dökerler
herkesi kendilerine hayran bırakırlardı.Bu güzel adetimiz
şimdilerde unutulmayayüztutmuş bir vaziyettedir. Onun
yerine, batının batıl oyunlarıyla gençlerimiz kendilerini
heder etmektedirler. Oyun oynadı ğını zanneden bu
gençler ne hale düştüklerini çok çok sonraki
zamanlarda belki anlamaya çalışacaklar.Geceleri
ise başka bir şenlik başlar. Harman yerinin etrafında
insanlarımız bir halka oluşturur. Davul ve zurnacı halay
havalarını vurur ki, adeta gençler yerinde duramazlar.
halka oluşturan insanlar seyir etmekten kendini alamaz.
Tekrarlanarak devam eden bu oyular, gecenin geç
vaktine kadar uzar gider.
DÜĞÜNDEKİ SEYİRLİKLER
Düğünü şenlendiren gençler adeta sabahlara kadar
eğlenirlerdi.Zamanın nasıl geçtiğinin kimse farkına
bile varamazlardı.Cumartesi gecesi seyirlik oyunların,
cezalı oyunların, halayların gırla geçtiği, kına töreninin
de bu gece yapıldığı bir yoğun gece olurdu. Pazar
günü tekrar toplanıp kız evine hareket edilir. Gelin
almaya giden bu alay, kız evi tarafından
“düğün alayı geliyor” diye karşılanır.
KIZ TARAFI
Kız tarafında haliyle tatlı bir üzüntü bulunmaktadır.
Gelin gidecek kız, düğüne bir hafta on gün kala
akrabaları ve arkadaşların-ca son olarak evlere
davetlere çıkar. Gelinin kız arkadaşları onu hiç
yalnız bırakmazlar. Kız evi, çok yakın akrabalarına
“hediye” diye birer entarilik bir kumaş gönderir.
Diğer hediye gönderilecek yerlere ise, akrabalık,
yakınlık ve dostluk durumuna göre bir ila dört metre
arasında değişen kalite ve ebattaki(metre işi elbiselik
kumaş), “hediye” olarak dağıtılır. Erkek tarafının,
hediyelerine karşılık dağ-ıtmak üzere havlu, çorap,
atkı,seccade, gömlek vb) hazırlanarak kızın
sandığına konulur.Misafirlere ikram edilecek
yemekler yapılır,siniler bağlanır. Düğün günü
kadınlarca, oyun ve eğlenceler düğün bitimine kadar
sürer. Cumartesi günü, erkek tarafından gelen üç
dört kişilik “yenge” diye bilinen, adeta elçi
konumundaki bu misafirler, kız evi tarafından
çok iyi bir şekilde ağırlanır.
.jpg)
KIZ KINASI
Cumartesi gecesi kız evinin misafirleri, kadınlar arası
seyirlik oyunlar çıkarır, oyun havası olan türküler
def eşliğinde söylenerek Gelinin eline kınası vurulur
gelinin avucuna bereketi simgeleyen demir para
veya altın konularak kına yakılmaya başlardı.Sonrada
kız arkadaşlarının kınaları vuru-larak,sırayla çerezleri
dağıtılır.Arkasından def eş-liğinde yorulup usanıncaya
kadar oyunlar ve halay da çekerler.Def eşliğin-deki
gibi türküler söyle-nerek oyunlar icra edilip, bu
oyunlardan bazı-ları türküler eşliğinde oynanırdı.
Artık gecenin geç vaktinden sonra kadınlar
dağılırlar sadece gelinin kız arkadaşları yanında
kalarak sabahlanır.Oyunda söylenen bu güzelim
türküler,şimdilerde hiç söylenmez olmuştur. Çünkü
her şeyde olduğu gibi, düğünlerimizde de eskiye
rağbet kalmamış ve değerli olan her adetimiz gibi bu
da kıyısından köşesinden çekiştirilerek bir kenara
atılmak istenmiştir.

ERKEK KINASI
Kız evi de kendine göre bir kına tepsisi hazırlar.
Cumartesi gecesi davul zurna eşliğinde bir tepsi
erkek evine getirilir. Dışarıda bir masa önünde
sağdıcın yaptığı konuşmadan sonra, kına damadın
sağ eline yakılarak bir mendille bağlanır. Damatla
sağdıcın oynamasından sonra topluca oyunla
oynanması sürer de sürer.
GELİN GETİRME
Sabah erkenden gelinin eşyaları dışarı düzlenir.
Sandığının üzerine bahşiş almak için bir çocuk
oturtulur. Gelinin duvağı giydirilir, Erkek
kardeşincekırmızı kuşağı bağlanır, ağlaşarak
son vedalar yapılarak helâllaştırılır. Erkek kardeş
tarafından“kapı kesme” adıyla bir bahşiş alma
adeti de bu arada yerine getirilir.

Dügün alayı artık kız evinin önündedir.Kız evinin
önünde sıkılan silahlar eşliğinde bir halay çekilir.
Bu arada gelin artık gitmek için hazırdır. Gelin,
ağlaşmalar arasında erkek kardeşleri, yoksa
amcaları, o da yoksa dayıları tarafından erkek
tarafına teslim edilir. Gelinin gelinliği genellikle
yanar dönerli, bazen açık mavi, bazen de açık yeşil
olan kadifeden olur. Fesi giydirilip, baştan itibaren
kırmızı bir poşuyla örtülür.Başa bir bant bağlanır,
buraya gelinin tüm altınları takılır,Alın tarafına gelen
yere de yuvarlak bir ayna takılır, ata bindirilerek gelin
uğurlanır.Düğün evinden tabak, çatal,kaşık, bıçak gibi
malzemelerin çalınması da ihmâl edilmez.Gençlerce,
bahşiş için gelin alayının önü kesilip para alınır.

GELİN İNDİRME
Gelin attan inmeden .Bu sırada damat, dam
başından olanları seyretmektedir arkadaşlarıyla.
Gelin indirilmeden önce damat tarafından kapının
önünde başına kura yemiş ve paradan oluşan
tabağı gelinin başından aşağı seper Gelin attan
inmez, kayınbaba ve kaynana geline, inek, tosun,
tarla, bağ gibi herhangibir bağışta bulunur ve sonra
davul zurna eşliğinde attan indirilir evine getirilir Bu
arada silahlar,atılır ıslıklar çalınır ve bağırmalar ve
sevinmeler gırla gitmektedir Ardından damadı içeri
alıp, birer bardak şerbetten sonra damat dışarı alınır
ve arkadaşlarınca ayrılmış olan yerine götürülür.
Misa firlere düğün bitim yemeğiverilir ve artık düğün
bitmiştir.

DAMATBAŞI
Sağdıç ve arkadaşlarınca damatın tıraşı
yaptırılır.Akşamdan itibaren gençler damatın
olduğu evde toplanırlar. Çeşitli oyun ve eğlence
lerden sonra yatsıyadoğru, damadın babası ve
yakınları hocayla çıkagelirlerHoca, güzel bir
nasihat ve tavsiye konuşmasından sonra
kıbleye doğru yönelip du okur. Hep birlikte
camiye gidilir, caminamazı çıkışından sonra
erkekevinin önüne getirirler gençlerin arasından
aniden damat eve doğru koşmaya başlar.
Yetişebilenlercedamat hırpalanır artık damat
gerdek evindedir. İçeride ise kız evinden gelen
bir kadın, gelinle beraber damadı beklemektedirler.
Damatla gelini tanıştırır oradan ayrılır.
DUVAK AÇMA
Düğünün ertesi günü öğleye. Konu komşu,
akraba ve yakınlar davet edilir. Sonra erkeğin yakını
olan kadınlar tarafından duvak açma merasimi yapılır.
Gelin herkesin elini öper ve tatlı ikramı yapar. Herkes
hayır dua ve temennilerde bulunarak bu sevince ortak
olurlar. Bir hafta sonra gelin ve damat kız evine el
öpmeye giderler. Daha sonra da yakınlık durumuna
göre evler ziyaret edilir eller öpülür. Giderken “pohca”
denilen hediyelerle gidilir, onlar da geline bir harçlık
verirler. Yeni gelin, bir yıla kadar kayın babasının
yanında konuşmaz, izin verilmeden de oturamaz.
Sorularabaşıyla veya çok kısık bir sesle cevap vermek
durumundadır. Sofraya en son oturur, en erken kalkar.
Ailenin oturduğu odanın kapı önünde ayakta izin
verilinceye kadar bekler, en son o yatar, en erken o
kalkar. Kalk- masıyla ocağı yakıp sıcak suyla
kaynana ve kayınbabanın abdestini elinde peşkirle
aldırır, bunu yapmasa kaynananın/kayınbabanın
gazabına uğrar. Artık evin tüm işleri onu beklemektedir.
Bütün emirler hep, onadır.


